Skip to main content

İş Kazaları İstatistiksel Yaklaşımlar (Olasılık, Dağılımlar)

İş kazalarının istatistiksel yaklaşımlar ile incelenmesi ve bu şekilde kayıt altına alınması sonraki süreçlerde bu alanın gelişimi ile alakalı fikir oluşturması açısından son derece önemlidir. Kapsamlı olarak yapılan araştırmalarda ve zamana dayalı olarak tutulan istatistiklerde ne kadar sürede ne kadar iş kazası ile karşılaşıldığının bilinmesi, iş güvenliği alanında yapılacak yenileme çalışmalarının istikametini belirlemesi açısından gereklidir.

[widgetkit id="60" name="İş Kazaları İstatistiksel Yaklaşımlar (Olasılık, Dağılımlar)"]

Özellikle son dönemlerde teknolojinin gelişmesi ile birlikte çalışma alanlarının genişlemesi, çeşitli büyüklükte ve nitelikte farklı araç gereç ve makinelerin kullanılması, insanların karşılaştıkları risklerin artmasına neden olmuştur. Ülkemiz gibi gelişmekte olan kategoride yer alan ülkelerde, iş hayatında çalışanların karşılaştığı iş kazası ve meslek hastalıklarının sayısının yüksek olması, halen iş güvenliği alanının önemini ortaya koymaktadır.

Bu yüzden iş sağlığı ve güvenliği alanında yapılacak en önemli çalışmaların başında risk analizi ve risk değerlendirmesi yer almaktadır. Bu analiz ve değerlendirme sonucunda oluşturulan acil durum eylem planında iş kazaları ve olası meslek hastalıklarına karşı alınacak önleyici tedbirlerin içeriği belirlenmektedir. Özellikle kayıtlı çalışanların karşılaştıkları iş kazalarında önceden iş sağlığı ve güvenliği olarak herhangi bir önlem alınmamış olması çok daha farklı büyüklükteki sonuçlara neden olabilmektedir. Bu yüzden 2020 yılının Temmuz ayı itibariyle tehlike sınıfı ne olursa olsun tüm işyerlerine iş güvenliği hizmeti alma zorunluluğu getirilmiştir.

Türkiye'de İş Kazaları İstatistikleri

2019 yılının ocak ayı verilerine göre Türkiye'de iş kazalarının istatistiksel yaklaşımı çıkartılmıştır. Bu istatistiklerin çıkarılmasında Türkiye'de çalışan kişilerin sigorta kapsamında yaptıkları faaliyetler söz konusu olmaktadır. Kayıt dışı çalışanların olduğu da düşünüldüğünde sigortasız kişilerin yaşadığı iş kazaları ile ilgili kesin bir istatistik sağlanamamaktadır.

2017 yılında yapılan incelemede yaşanılan iş kazası sonucu hayatını kaybeden sigortalı çalışan sayısı toplam 1633 kişidir. İstatistiklere göre 2017 yılı itibariyle meslek hastalığı nedeniyle hayatını kaybeden sigortalı çalışan yoktur. Sosyal Güvenlik kayıtları verilerine göre 2017 yılı itibariyle toplamda bu kadar kişinin hayatını kaybetmiş olması, iş güvenliği alanının revize edilmesi ile ilgili önemli bir fikir vermektedir.

2012 ve 2017 yılları arasındaki değişim incelendiğinde yaşanılan iş kazası sayısı ciddi oranda artış göstermiştir. Sadece bu 2 yıl baz alındığında 2012 senesinde 74.800 civarında olan iş kazası geçiren çalışan sayısı; 2017 yılında 360.000’e yaklaşmıştır. 1995 yılı ile 2017 yılı arasındaki fark göz önüne alındığında iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu yaşanılan can kaybı sayısı 1995 yılında 919 iken; 2017 yılında 1633 olarak tespit edilmiştir.

İş Kazaları Maden

İş Kazalarının İş Kollarına Dağılımı

Ülkemizde 2018 Ocak ayı verilerine göre iş kazalarının sektörlere göre dağılımı ve can kaybı sayısı şu şekilde olmuştur. En fazla can kaybı inşaat sektöründe 587 kişi ile meydana gelmiştir. İnşaat sektörünü 233 sayısı ile taşımacılık sektörü takip etmektedir. Ticaret, büro eğitim ve güzel sanatlar sektörlerinde meydana gelen iş kazalarında can kaybı sayısı ise 162’dir.

Metal işleri sektöründe 124 can kaybı yaşanırken, madencilik sektöründe 86, genel işlerde 69, çimento, toprak ve cam sektöründe 58, konaklama ve eğlence sektöründe 47, gıda sanayisinde 41, gemi yapımı ve deniz taşımacılığı sektöründe 33, dokuma, hazır giyim ve deri sektöründe 32, avcılık, balıkçılık, tarım ve ormancılık sektöründe 31, enerji sektöründe 30, petrol, kimya, lastik, plastik ve ilaç sektöründe 28, ağaç ve kağıt sektöründe 27, savunma ve güvenlik sisteminde 21, sağlık ve sosyal hizmetlerde 12, basın, yayın ve gazetecilik alanında 4, iletişim sektöründe 3, banka, finans ve sigorta sektöründe ise 2 can kaybı istatistiklere yansımıştır.

  • İzlenme: 752

Periyodik Bakımı Yapılmayan Jeneratör Çözüm Sorunu

Enerji kesintilerinde en fazla kullanılan alternatif kaynaklardan biri olan jeneratörlerin düzenli olarak bakımlarının yapılması önemlidir.  Özellikle ısıtma ve soğutma amaçlı kullanılan buzdolapları ve klima gibi makinelerin herhangi bir elektrik kesintisi esnasında zarar görmemesi ve işlevlerini kaybetmemesi için, periyodik bakımları yapılmış jeneratörlerin önemi kendini daha da göstermektedir.

Elektrik enerjisinin kesilmeyen alternatifi olarak adlandırılan jeneratörlerin bakımlarının unutulmadan yapılması, herhangi bir arıza baş göstermeden yerine getirilmesi açısından mühimdir. Hayatımızın standardının azalmaması ve normal akışın sürmesi için jeneratörlerin ihtiyaç duyulduğunda hemen görevini ifa edebilmesi, sağlıklı olmasına bağlıdır. Bu da aksanlarının düzenli olarak elden geçirilmesi, fanlarının ve filtrelerinin temizlenmesi, gerekiyorsa değişimi gibi işlemlerin yapılmasıyla doğrudan ilişkilidir.

[widgetkit id="61" name="Periyodik Bakımı Yapılmayan Jeneratör Çözüm Sorunu (Çözümü)"]

Sadece konutlar için değil kalabalık gruplara hizmet veren sağlık sektörü, ulaşım sektörü, hizmet sektörü ve sanayi sektörü gibi oldukça yüksek öneme sahip yerlerde gerçekten de hayati öneme sahip olduğu görülmektedir. Düzenli bakımı yapılmış bir jeneratörün ihtiyaç anında sorun çıkarmadığı görülmektedir.

Bu nedenlerle jeneratör alımında daha sonraki periyodik bakımlarıyla ilgilenen, servis hizmeti iyi olan markaları tercih etmekte fayda vardır. Özellikle büyük işletmelerde üretimin durmaması, hastanelerde hastaların sağlık problemleri yaşamaması, ulaşımda aksaklıkların meydana gelmemesi için bakım hizmetinin üst düzeyde olması çok ama çok önemli olmaktadır.

Jeneratörlerin Periyodik Bakımının Önemi

Enerji kesintilerinde jeneratörlerin vakit kaybetmeden devreye girmesi bakımlarının yapılmasıyla doğrudan ilişkilidir. Kullanım oranına göre 6 ayda bir bakımı yapılan jeneratörler olduğu gibi, 3 ay veya 1 ayda bir bakım sıklığı olan türler de bulunmaktadır. Bunun için ilgili personelin veya servisin takip etmesi gerekir. Jeneratörün bakımının iyi yapılması zamanında yapılması kadar önemlidir.

Diğer taraftan jeneratörün düzenli bakımının yapılması ömrünü de uzatmaktadır. Bütün motorlu ve fanlı makinelerin belirli bir ömrü vardır. Bu sistematik şekilde yapılan bakımlar ile uzatılabilen bir süredir. Profesyonel ve teknik olarak yapılacak bakımların bu tip makinelerin ömrünü uzattığı birçok kez görülmüştür.

Düzenli bakım sadece jeneratörün ömrünü uzatmakla kalmaz, jeneratörün bağlı olduğu, elektrik enerjisi ile çalışan birçok araç, gereç ve ekipmanın da sağlıklı şekilde hizmet üretmesini sağlar. Ayrıca bunların hizmet sunduğu insanların işlerinin görülmesi ve üretim gibi faaliyetlerin sürmesi de ekstra zararların önüne geçilmesine katkı sağlar.

Periyodik Bakımı Yapılmayan Jeneratör Çözüm Sorunu (Çözümü)

Bakımı Yapılmayan Jeneratörlerde Ortaya Çıkan Problemler

Bakımı yapılmayan jeneratörlerde ortaya çıkan en büyük problem işlevini yitirmesi olmaktadır. Eskiye ve 6 ayda bir değişmeyen yağ, bir müddet sonra jeneratörün sağlıklı şekilde üretim yapmasını engeller. Bu da mekanik ömrünün azalmasına yol açar. Unutulmamalıdır ki her arıza bu mantıkla çalışan makinelerde ömrü kısaltıcı bir sonuca olumsuz katkı sağlamaktadır.

Düzenli bakımının yapılması jeneratörün gürültü yapma ihtimalini de azaltmaktadır. Fabrika çıkışından sonra bakımı yapılmayan ve elverişsiz koşullarda çalıştırılan jeneratörlerin bir müddet sonra gürültü yaptıkları, çalışırken zorlanıyor gibi bir ses çıkartmaya başladıkları görülmektedir. Bu size verilen bir SOS uyarısıdır. Bir şeylerin ihmal edilmiş olduğunun göstergesidir.

Zira bir jeneratörün sağlıklı olup olmadığına bakılırken uzmanların en fazla dikkat ettiği şeylerden biri de kolay dönüp dönmediğidir. Ayrıca jeneratörlerin sahip oldukları güç, gerilim ve akım değerlerinin de uygun olmasına dikkat edilmektedir. Kablo bağlanılan elemanların ve diğer bağlantı noktalarının zamanla gevşedikleri bilindiğinden, buraların bağlantılarının da sıklaştırılması, olası problemlerin önüne geçmek için çok önemlidir.

Uzun süreli bakımlarda yağ değişimi, yağ filtresi değişimi, yakıt filtresi değişimi, karter havalandırma filtresi değişimi gibi işlemlerin gerekliliği profesyonellerce kontrol edilmelidir. V kayışının kontrolünün sağlanması, sibop ayarlarının yapılması, enjektör ayarlarının yapılması, marş motorunun kontrol edilmesi, radyatör peteklerinin kontrolü ve soğutma suyunun seviye kontrolü yapılmalıdır

  • İzlenme: 602

Çalışan Temsilcisi Eğitimi Kaç Saat Olmalı?

Çalışan temsilcisi bilindiği gibi çalışanları temsil etmek üzere kendi aralarından seçtikleri temsilcidir. Bu temsilcinin özellikle İş Sağlığı ve Güvenliği çalışma alanı ile ilgili tüm faaliyetlere katılma, bu çalışmaları yakından takip etme, önlem alınmasını isteme ve fikirlerini sunma yetkisi olmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili işyerinde yapılacak olan tüm faaliyetler ile ilgili çalışanların da görüşünü almak için çalışanlar arasından bir temsilci seçilir ve tüm çalışanların görüşlerini iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili fikirlerini bu temsilci İSG uzmanı ve işveren ile paylaşır.

[widgetkit id="62" name="Çalışan Temsilcisi Eğitimi Kaç Saat Olmalı? (Bilgilendirme)"]

Böylece iş sağlığı ve güvenliği alanındaki en önemli paydaşlardan biri olan çalışanların da fikirleri temsil edilmiş olur. İş güvenliği çalışmalarında işyerindeki bütün birimlerin ve burada çalışan kişilerin katılımı son derece önemlidir. Bu nedenle çalışanların iş güvenliği alanında söz hakkı sahibi olması temsilci aracılığıyla mümkün olmaktadır. Çalışan temsilcilerinin de bu çalışmalara katılmadan önce bir eğitimden geçmesi ve neler yapıldığı ve neler yapılacağı ile ilgili bilgiler edinmesi gerekir. İş sağlığı ve güvenliği alanında bu şekilde yapılan eğitimlere çalışan temsilcisi eğitim adı verilmektedir.

Çalışan temsilcisinin görevleri nelerdir?

Çalışan temsilcisi ilk olarak çalışanlar arasından seçimle belirlenir. Aday olan kişiler arasından seçilen temsilci daha sonra belirli bir eğitimden geçirilerek iş sağlığı ve güvenliği alanında yapılan çalışmalara katılır. İş yerlerinde kurulan iş sağlığı ve güvenliği kurulunda yer alan çalışan temsilcisi, böylece özel bir eğitimin ardından faaliyetlere katılarak fikirlerini beyan eder. Çalışan temsilcisi de iş yerinde çalışanların sayısınca belirlenmektedir.

Örneğin çalışan sayısı 2 ile 50 kişi arasında ise 1 çalışan temsilcisi yeterli olmaktadır. Buna paralel olarak 51 ile 100 arasında çalışan sayısı bulunması durumunda ise çalışan temsilcisi sayısı 2 olmaktadır. İlgili yönetmeliklerde kaç çalışana kaç tane temsilci seçileceği ile ilgili detaylar yer almaktadır.

Tabii ki her çalışan temsilcisi olamayabilir. Çalışan temsilcisinin taşıması gereken belirli nitelikler vardır. İlk nitelik o iş yerinde tam süreli olarak çalışan olmasıdır. Çalışma tecrübesi olarak da en az 3 yıllık bir deneyime sahip olması gerekir. Çalışan temsilcisi için belirlenmiş bir eğitim düzeyi vardır ve bu en az ortaokul olmalıdır ancak kısmi süreli çalışma şartlarında veya daimi çalışanın olmadığı işyerlerinde ilgili madde hükümleri uygulanmaz.

Çalışan temsilcileri iş sağlığı ve güvenliği alanında yapılan çalışmalara katılırken iş ile ilgili haklarının kısıtlanması söz konusu değildir. İş sağlığı ve güvenliği çalışmalarına katılırken işyerinin özel sırları ile ilgili bilgilere sahip olduğu zaman ise bunları gizli tutmakla yükümlüdür.

Çalışan Temsilcisi Eğitimi Kaç Saat Olmalı? (Bilgilendirme)

Çalışan temsilcilerinin eğitimi

Çalışan temsilcileri çalışan hakları konusunda geniş bilgi sahibi olmaktadır. İş güvenliği kurullarının oluşturulması ile ilgili bilgilendirme bu eğitimlerde yapılmaktadır. Çalışmaktan kaçınma hakkı ve ölçütleri ile ilgili önemli bilgilerin sunulduğu bu eğitimler çalışan temsilcisinin rahatlıkla iş arkadaşlarına aktarabileceği konulardır.

Çalışan temsilcisi ile birlikte çalışanlar da çeşitli iş sağlığı ve güvenliği konuları hakkında bilgilendirilirler. Risk değerlendirmesinin nasıl yapılacağı ve risk yönetiminde nasıl roller üstleneceği ile ilgili de bilgilendirmeler olmaktadır.

Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği hakkında katılım sağlayacakları hususunda ölçütlerin neler olduğu ile ilgili de eğitim, çalışan temsilcisinin nasıl seçileceği ve çalışma planında yer alan hangi sorumlulukların üstlenileceği konuları da yer almaktadır.

Çalışan temsilcisinin hangi yetkilerinin olduğu, İSG uzmanı ve işyeri hekimi ile yapacağı işbirliği, çalışan kişilere karşı hangi sorumlulukları olduğu, hangi taleplerin getirilebileceği gibi önemli konular, çalışan temsilcisinin eğitiminde aktarılan bilgiler olmaktadır.

  • İzlenme: 1855

İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatındaki Yenilikler (Kanundaki Değişiklikler)

Ülkemizde tarihi çok eskilere dayanmayan iş güvenliği uygulamalarında, çağın gerektirdiği şekilde zaman zaman revizyonlara gidilebilmektedir. Uygulamada karşılaşılan güçlükler, yetersizlikler ve eksiklikler nedeniyle iş sağlığı ve güvenliği mevzuatındaki yenilikler olması kaçınılmaz olmaktadır. Bu yeniliklerin Resmi Gazetede yayınlanmasıyla birlikte yürürlüğe girmesi eş zamanlı şekilde olmaktadır.

İş sağlığı ve güvenliği alanında boy gösteren, çalışan ve yönetici konumunda olan her paydaşın İSG mevzuatındaki değişiklikler ve yenilikler ile ilgili çalışmalar yapıp, değişen hususları pratiğe yönelik olarak aktive etmesi gerekmektedir. Değişiklikler mevzuat ismine göre farklı kapsamda olmakta, İSG uzmanlarının ve işyeri temsilcilerinin bu farklılıkları gözeterek teorik bilgilendirmeleri yapması gerekmektedir.

[widgetkit id="63" name="İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatındaki Yenilikler (Kanundaki Değişiklikler)"]

İş sağlığı ve güvenliği mevzuatındaki yenilikler ile birlikte iş sağlığı ve güvenliği alanında yüz yüze yapılan eğitimlerin artık uzaktan eğitim yoluyla da yapılabilecektir. Çalışanlara yönelik olarak verilecek bu eğitimlerin işveren tarafından uygunluğunun kontrol edilmesi, İSG uzmanının uzaktan eğitim metodu ile çalışanları bilgilendirmesi yolu kullanılmaktadır. Bu konuda işverenlerin dikkat etmesi gereken husus eğitimin gerekli şekilde verilmesidir. Tersi durumlarda herhangi bir iş kazası yaşanırsa uygulanacak idari para cezalarının eğitimden kaynaklanması söz konusu olabilmektedir.

Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu

İş sağlığı ve güvenli mevzuatındaki yenilikler konusuna devam edecek olursak; eskiden geçici çalışanların iş güvenliği eğitimlerinden sorumlu olmayan işverenin, getirilen yenilikle birlikte artık geçici işçi statüsündeki çalışanların iş güvenliği eğitiminden de sorumlu tutulduğu görülmektedir.  Burada izlenecek temel prensip geçici olarak devralınan çalışanların, o işyeri ile ilgili riskler konusuna bilgilendirilmesi, alınacak tedbirler konusunda çalışanlara eğitim verilmesi gerekmektedir. Bunu işveren ve İSG uzmanı koordineli şekilde yürütecektir.

Alt işveren konumundaki işverenlerin kendi bünyesinde çalışan kişilerin İSG eğitiminden sorumlu olmaları da getirilen yenilikler arasındadır. Burada dikkat edilecek detay, alt işveren asıl işvereni eğitimler konusunda bilgilendirmesi gerekliliğidir.

Çırak ve stajyer statüsünde işyerinde bulunan kişilerin de İSG eğitimlerinin işveren tarafından takip edilmesi gerekmektedir. Bu kişilerin eğitimlerinin işyerinde verilmesi durumu söz konusudur ancak eğer stajyerler kayıtlı oldukları eğitim kurumunda İSG eğitimi almışlar ise bu eğitim işveren tarafından kabul edilebilecektir. Sonuçta çırak ve stajyerlerin de mutlaka İSG eğitimi alma zorunluluğu bulunmaktadır.

Çalışanlara iş sağlığı ve güvenliği eğitimi verebilecek kurum ve kuruluşlar yine Çalışma Bakanlığı tarafından yetkilendirilmek şartı ile kapsamı artacak şekilde ilavelerle değiştirilmiştir. Buna göre eğitim vakıfları, kamu kurumu statüsündeki meslek kuruluşları, kamu kurumlarının eğitim birimleri ve çalışma-sosyal güvenlik eğitim araştırma merkezleri de İSG eğitimi verebilecek kuruluşlar arasına dahil edilmiştir. Önceki uygulamada işyeri hekimi ve İSG uzmanı bu eğitimleri yürütüyordu.

Modern İş Sağlığı ve Güvenliği

İSG Kanununun Getirdiği Yenilikler

Daha önce 10 sayısı birim olarak ele alınırken şimdi ise 50 sayısı daha açık şekilde mevzuatta yer almaktadır. Çalışan sayısıyla ilgili yapılacak çalışmalar ve alınacak hizmetler uygulamalarında, önceden 10 sayısından fazla ibaresi temel birim olarak ifade edilirken artık 50 sayısından fazla ibaresi söz konusu olacaktır.

İş sağlığı ve güvenliği mevzuatındaki yenilikler arasında işyerinin tehlike sınıfının değişmesi veya çalışan sayısının 50’den yukarıya çıkması durumları ad yer almaktadır. Değişikliğe göre böyle bir durum söz konusu ise yapılacak görevlendirme açısından eskiden 60 gün temel alınırken artık bu süre maksimum 30 gün içinde olarak değiştirilmiştir. Yapılacak görevlendirmenin 30 gün içinde tamamlanması ve bildirilmesi zorunluluğu vardır.

Buna göre mevzuatta yapılan değişikliklerin ve getirilen yeniliklerin anlık olarak düzenli şekilde takip edilmesi ve gerek işveren açısından gerekse iş güvenliği uzmanı açısından önemli hususların hızlı şekilde ele alınması çok önemlidir.

  • İzlenme: 801

Mesul Müdür İşveren Vekili Midir? (Vekil Kavramı)

İşletmelerde ve şirketlerde çalışanlardan ve sundukları hizmetten sorumlu olan mesul müdür, yani sorumlu müdür birçok yetkiye ve hakka sahiptir. Ancak İş güvenliği hizmetlerinin sunulması sırasında İSG uzmanlarının aklına takılan en önemli konulardan biri de mesul müdür, işveren vekili midir sorusu olmaktadır. Bunun ise ilgili yönetmelikte direkt karşılığı bulunmasa bile, diğer ifadelerden sorumuzun cevabı olabilecek bir anlam çıkmaktadır.

Mesul müdür işletmenin tüm reaksiyonlarından sorumlu olarak birçok yetkiye sahiptir. Tabi bu durum onu birçok şeyden de sorumlu kılmaktadır. İşverenin belirlediği yetkiler dışında işveren vekilliği yapabilir mi, bu konuda yetki sahibi midir gibi konularda 4857 sayılı İş Kanununda açık şekilde belirtilen yetki sınırlamasına bakılabilir.

[widgetkit id="64" name="Mesul Müdür İşveren Vekili Midir? (Vekil Kavramı)"]

Adı geçen kanunda işveren vekili işveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimseler olarak tanımlanmaktadır. Dolayısıyla bu yetkinin işveren tarafından verildiği kişi işveren vekili olmaktadır. Mesul müdür yetkisini taşımak işveren vekili olunduğu anlamına gelmez. Bunun için işverenin buna özel bir yetki devri veya paylaşımı oluşturmuş olması gerekir.

İş Kanununda Mesul Müdürlük

İş Kanununda mesul müdürlük kavramı işverenin kanunlar çerçevesinde yetki vermesiyle söz konusu olmaktadır. Elbette çalışılan sektöre ve işletmeye göre mesul müdürlük kavramı değişkenlik gösterebilmektedir. Nerede çalışılıyorsa o yerin niteliğine uygun bir görev tanımı yapılması uygundur.

Mesul müdürlük fabrikalarda farklı, restoranlarda farklı ve değişik işletmelerde daha farklı anlamlar taşır. Birçok ortak yönü olmakla birlikte sektöre göre değişkenlikler olduğu muhakkaktır. Bunun için bununla ilgili yönetmeliklere ve mevzuata bakmak ve yetkilerin sınırını görmek önemlidir. Mesul müdürlerin kendi hak ve sorumluluklarını bilmeleri işveren ile aralarındaki hukukun korunması açısından önemlidir.

İşverenin de mesul müdürlüğün içeriği hakkında bilgi sahibi olması sözleşme imzalanırken önemli yer tutmaktadır. Zira neticede işverenin emri altında çalışan bir kişi olacağı için hangi haklara sahip olduğu, ne gibi yetkilerinin bulunduğu ve sorumlulukları işveren tarafından da anlamlandırılmalıdır. Zira çeşitli anlaşmazlık durumlarında işverenlerin bu konuda yeterli bilgiye sahip olmadıkları görülmektedir.

Durumun iş güvenliği açısından yansıması ise, İSG uzmanlarının faaliyetlerini sürdürürken paydaş olarak kabul ettikleri mesul müdürler konusunda yetkilerinin belirlenmiş olması, hizmetlerin aksamaması açısından gereklidir. Zira kanunen iş güvenliği tedbirlerinin alınmasından işveren sorumlu olsa da bazı durumlarda mesul müdürlere yetki devrinin olması veya mesul müdürlerin asıl yetki devri yapılan işveren vekili zannedilmesinden ötürü yetki karmaşası oluşabilmektedir.

Bu konuda İSG uzmanlarının diret muhatabı işveren veya işveren vekili olmaktadır. Mesul müdürlerin işveren vekili olma durumu söz konusu olmadığı için iş güvenliği hizmetlerinin yürütülmesi safhasında işveren vekili olarak tayin edilen kişiyle irtibat kurulması gerekir.

Mesul Müdür İşveren Vekili Midir?

Mesul Müdür Sorumluluğu

Mesul müdür sorumluluğu konusunda çoğu iş uzmanları ve hukukçular imzalanan sözleşmeye bakılması konusunda hem fikirdir. Zira mesul müdürün işletme yönetiminde görev alıyor olması gibi farklı durumlar söz konusu olabilmektedir. Bunun tam tespiti ve hukuki açıdan değerlendirilmesi için taraflar arasındaki ahitnamenin bilinmesi gerekmektedir.

Ayrıca diğer taraftan farklı işletme türlerinde mesul müdürlerin farklı sorumlulukları olduğu da gerçektir. Büyük bir atölye veya fabrika ile hastaneler veya restoranların mesul müdürlerinin sorumluluk alanlarının aynı olmayacağı açıktır.

İşe sendikal açıdan da bakılması önemlidir çünkü kanuni olarak bir anlaşmazlık veya çatışma durumunda sendikal hakların da söz konusu olduğu görülmektedir. Sendikal haklarda kimlere hangi görevlerin verilip verilmeyeceği, angarya sayılacak sorumluluklar belirtilmekte, hukuki çatışma durumlarında işveren bu açıdan zor durumda kalabilmektedir.

  • İzlenme: 5364